9 Mart 2010 Salı

Deniz Türkali ile Kediler Üzerine


23 yılı aşkındır sahnelerde olan Deniz Türkali'yi tek kişilik tiyatro oyunlarından, protest şarkılarından ve birçok sinema filminden tanıyoruz. Hiçbir zaman hayvan delisi olmadığını söyleyen Türkali, 11 yıldır evinde annaanne-anne-kız kedileriyle yaşıyor. Kedilerin yaşamına girmesiyle hayatı algılamasının değiştiğini söyleyen Deniz Türkali, Atıf Yılmaz’ı da kendisi gibi kedici yapmayı başarmış.

Konuşankedi Elif, Deniz Türkali ile Beyoğlu’ndaki ofisinde mırrlaştı.

Yıllardır anneanne-anne-kız kedilerinizle birlikte yaşıyorsunuz. Onları tanıyabilir miyiz?

3 kedim var, yaklaşık 11 yıldır kediciyim. En büyüğü Fıstık (11), kızı Domates (6) ve onun kızı Bulut (2). Evimizde hiç erkek yok. Çünkü benim kedilerim ameliyatlı değil. Belki yakında Fıstık kısırlaştırılacak ama evde 3 kuşak kadın grubu var.


Yıllardır anneanne-anne-kız kedilerinizle birlikte yaşıyorsunuz. Onları tanıyabilir miyiz?

3 kedim var, yaklaşık 11 yıldır kediciyim. En büyüğü Fıstık (11), kızı Domates (6) ve onun kızı Bulut (2). Evimizde hiç erkek yok. Çünkü benim kedilerim ameliyatlı değil. Belki yakında Fıstık kısırlaştırılacak ama evde 3 kuşak kadın grubu var.

Bir söyleşinizde ‘Kimse için fedakarlık yapmıyorum. Onun yerine istediğim gibi planlarımı yapıyorum, kendim için’ dediğinizi okumuştum. Bu bana kedisel bir tavır gibi geldi. Ne dersiniz?

Fedekarlık, doğru bir kelime değil aslında. İnsan türü fedakarlığının karşılığını bekliyor. Kediler beklemez çünkü fedekarlık da yapmazlar. Kediler tercih yaparlar.
Kızımda 2 kedi var. Zeynep çocukken çok istemişti kedi ama bir hayvanın sorumluluğunu taşıyacak gibi değildi. Ben de göze alamadım, hem Zeynep hem de bir hayvan. Zeynep sonradan, ‘Yıllarca bu kadar istedim kedi alalım diye’ söylendi. Sen gidince ihtiyaç doğdu dedim.

Küçükken bahçeli bir evde oturuyorduk ve bir sürü kedimiz vardı. Her zaman hayvanları seven biriydim ama bu sevgi düşkünlük derecesinde olmadı hiçbir zaman. Sadece severdim. Kedilerle özel bir ilişkim başladığı zaman tüm dünyaya yönelik algılamam değişti. Daha önceden de insan merkezli dünyanın ne kadar yanlış olduğunu biliyordum ama kediler bana çok şey öğretti. Artık korktuğum bazı küçük hayvanlardan da korkmamaya ve hatta onları sever oldum. Kedi, güzel bir öğretmen oldu bana. Eğer bakmasını bilirseniz kediden çok şey öğrenebilirsiniz.

Sizi kedide en çok ne etkiler?

Cadı olduklarını düşünüyorum. İtiraf ediyorum ki, benim insanları batıl dediği birtakım şeylere yakınlığım vardır. Gerçekten onların doğaüstü güçlerinin olduğuna inanıyorum. Bu beni çok etkiliyor, bağımsızlıkları, huysuzlukları ve kendi kararlarını ne pahasına olursa olsun kendilerinin vermeleri. Bir de tüylerine gömülüp o mırıltılarını dinlemek... Gerçekten beni etkilemeyen hiçbir özellikleri yok. Arada bir dile gelip birşeyler söyleyecekler zannediyorum ve belki de söylüyorlar ve ben zavallı bir insan parçası olduğum için anlamıyorum. Çok özel şeyler bildiklerini düşünüyorum. Saatlerce meditasyon yapıyorlar, telepatik güçleri olması normal.

Sokaktaki kedilerle aranız nasıl?

Ben Cihangirliyim, nasıl olabilir ki? Cihangir, biliyorsunuz tam bir kedi köpek cennetidir. Ben her gördüğü kediye saldırıp sarmaş dolaş okşayanlardan değilim ama en azından gördüğüm kedilerle selamlaşırım. Zaten onlar da herkes tarafından böyle bir yakınlığı tercih etmezler. Eğer gelir okşamamı istediğini gösteriyorsa okşarım. Nişantaşı’nda öyle bir kediyle tanışmıştım. Yolumu kesti ve iki patisinin üzerine kalkarak ‘beni okşa’ der gibi süründü. Birkaç dakika okşadım onu, sonra işi bitince gitti.

Atıf Yılmaz Bey’i nasıl kedici yaptınız?

Evet, o da kedici oldu. Yılmaz’ın hayatta aklıma gelmezdi bu kadar kedi seveceği. Kendisi de bakışının değiştiğini söylüyor. ‘Eskiden görmezden gelirdim şimdi gördüğüm bütün kediler hakkında düşünmeye başladım, acaba iyi mi, başına birşey mi gelir, sokakta yaşamaktan bıktı mı diye’, diyor. Atıf Yılmaz da bir kedici oldu.

Kısırlaştırma hakkında ne düşünüyorsunuz?

Açıkçası çok kafam karışık bu konuda. Çok üzülüyorum. Sokaktaki kedilerin kısırlaştırılmasına da çok üzülüyorum. Sokakta çok tehlike varsa tehlikeyi azaltma taraftarıyım. Veteriner hekimim, 2-3 senedir Fıstık’ı kısırlaştırmam gerektiğini söylüyor, ama bir türlü kıyamıyorum. Belki de zamanı geldi. Çok azdıkları için kısırlaştırılmalarına da inanmıyorum çünkü kısırlaştırdıktan sonra da azabiliyorlar. Azarsa azsın, ne olacak ki, acı çektiği de yok. Daha cilveli oluyor sadece. Ama sağlığı açısından belli bir yaştan sonra belki kısırlaştırmakta yarar olabilir.


Hayvan hakları yasası sizce Türkiye için lüks mü?

Hiçbir yaşam hakkı hiçbir yer için lüks olamaz. O tasarıyı görmedim. Doğru dürüst br yasa çıkarmak lazım ama herhangi birşeyin haklarının yasallaştırılması lüks olamaz. Bunu çok çirkin ve yanlış buluyorum.

Tiyatro ve sinemaya dair yakın tarihte projeleriniz var mı?

Atıf Yılmaz’ın yöneteceği Eğreti Gelin’in çekimleri Mayıs’ta Kastamonu’da başlayacak. Hala senaryo üzerine çalışmalar devam ediyor. Projeyi Tarık Günersel getirmişti. Çok hoş bir proje. Dolayısıyla aceleye getirmek istemiyoruz. Belki filmde bir rolüm olacak.

Tiyatro yapmayı, aklımı kaçıracak kadar çok özledim. Benim mesleğim, tiyatro oyunculuğu ama 2 yıldır prodüktör olmanın getirdiği işleri yapıyorum. Ve ne yazık ki tiyatro oyuınculuğumu çok sekteye vurdurdu bu ama en kısa zamanda sahneye çıkacağım. Bir sürü projem var. Televizyonda da en son Hürrem Sultan’da oynadım.

Cats’i gördünüz mü? Öyle bir müzikalde yer almak ister miydiniz?

Kedili oyunda oynasam diye düşünmedim hiç. Ama Jean Gabin’in oynadığı Le Chat’te oynamayı düşünebilirim mesela.

Siz bir kedi olsaydınız, nasıl bir kedi olurdunuz?

Ben kesinlikle sokak kedisi olurdum. Çapkın, serseri... Herhalde durmadan çocuk doğururdum. Tabi ki dişi kedi olurdum. Ya da çok rahat ve kedisever bir ailenin tek gözbebeği olurdum. Mesela Fıstık gibi. Eve kapalı kalmak pek cazip gelmezdi. Fıstık gibi olmak ister miydim? Tabi, benim gibi ona tapan bir annesi var, yediği önünde yemediği arkasında, kaldı ki Fıstık aşık da olmuştu. İlk sevgilisinden olan yavrusu şu anda Murathan Mungan’ın kedisidir.

Zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim.

Ben de teşekkür ederim.

Deniz Türkali:
Filmleri: Düş Gezginleri, Adak, Gece Melek ve Bizim Çocukları, Seni Kalbime Gömdüm, Dul Bir Kadın, Arkadaşım Şeytan, Tatlı Betüş (TV).
Tek kişilik oyunları: İyi Bir Yurttaş Aranıyor, Küçük Sevinçler Bulmalıyım, Herşey Satılık, Kutsal Aile, Cadılar Zamanı ve son olarak Amerikalı yazar Scott Fitzgerald'ın karısı Zelda’nın hayatını anlatan, Selim İleri'nin yönettiği "Hoşçakal Zelda".
kedigen.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder